***BORSA, ENDEKS, HİSSE, FOREX TEKNİK ANALİZLERİ***ETKİN SOSYAL MEDYA KULLANIM BİLGİLERİ***ÜCRETSİZ ONLINE SEO DERSLERİ***GÜNCEL YAŞAM İÇ VE DIŞ SİYASET DEĞERLENDİRMELERİ***

Yolsuzluk ve Kendimize Sormamiz Gerekenler




Son seçimlerde açıkça görülen "yolsuzluk yapana destek olmayı sürdürmek" konusuna biraz farklı bir açıdan bakmak istiyorum.

Artık tekrara girecek belki ama, yolsuzluk mevzusu; seçimleri etkilemek, ya da hükümeti değiştirmek için bir gerekçe olmaktan, AKP iktidarından önce, hatta AKP henüz yokken çıktı. Ben 80 sonrasına şahit oldum. Öncesini sadece kitaplardan dergilerden ya da büyüklerimden duyduğum kadarıyla biliyorum.

1980 sonrasında, ülkeye hayali ihracat diye bir kavramı sokan, benim memurum işini bilir diyen bir zihniyet uzun süre tek parti olarak hükümette kaldı. O gidince, yeğenlerinin ismi onlarca şaibeli işe karışmış başka bir Başbakan geldi. O cumhurbaşkanı oldu, yerine Çiller geldi. Oğulları, eşi ve kendisi hakkında ağır yolsuzluk iddiaları olan biriydi kendisi. Sonra Refahyol geldi, Başbakan olan Erbakan'ın 50 kilo altın meselesi ve Süleyman Mercümek olayı hala akıllarda. Anasol-D geldi, Ecevit Başbakan oldu, sonrasında AKP.

Halkımız, yukarıda saydığım şaibelere pek şaşırmadı, pek tepki vermedi. En çok Ecevit'in makam aracının modeline şaşırdı. Yanlış mıyım.

Şimdi, şu soruyu kendimize sormak gerekecek. Hangimiz, yaptığımız bir işi usulüne uygun yapmayı, küçük kestirme yollar bulmaya tercih ediyoruz. İşleri sonuna kadar kitabına uygun yapmayı seçen kişilerin yüzdesi halkın % kaçıdır? 

Toplumuzda "bal tutan parmağını yalar" gibi bir kabulleniş var mı. Adam servetini hangi yolla yapmış olursa olsun "vay be helal olsun adam yapmış" diyor muyuz demiyor muyuz? Son 12 yılın iktidarı için belki başta bunlar dindar, çalmazlar deniyordu. Ancak bir takım şeyler ilk 17 aralıkta ortaya çıkmadı. Ali Dibo tartışmalarını, Kemal Unakıtan'ı unutmayalım. "Bunlar dindar çalmaz" söylemi, "çalıyorlar ama çalışıyorlar abi" söylemine döndü mü dönmedi mi.

Rüşvet mevzusunda, rüşvet alan birileri varsa, veren de var demektir Ve ülkede sadece Rıza Zerrab vermiyor rüşveti. Peki bu verenler kim, Tamam Rıza Zerrab İranlı ama geri kalan rüşvet verenler Norveç halkı değil, yine biziz. Rüşvetten kasıt illa ki milyon dolarlar değil. Ve rüşvet illa filmlerdeki gibi bir kitabın arasına nakit koymakla verilmez. Bazen işin görülmesi için verilen küçük hediyeler, hatta bazen sen benim şu işimi gör ben de sana şu işte güzellik yapayım demek de buna dahil. Bazen karşılık dahi almadan, hani hatır şikesi derler ya, hatır rüşveti yoğun olarak yapılıyor mu, yapılmıyor mu? 

Vurgulamaya çalıştığım şey, toplum bu kavrama kendi içinde yabancı mı değil mi. Yabancı değil derseniz, yolsuzluk yapan ve sürdüren bir iktidarın destek almasına şaşırmaya devam etmeli miyiz?

Tekrar vurguluyorum, yazım belli bir kesime yönelik değil, sadece yukarıda değindiğim soruları herkes kendine bir kez sorsa, ne demek istediğim muhtemelen daha net anlaşılır.



Site Haritası için tıklayın

0 yorum:

Google
Bumerang - Yazarkafe

Blog Arşivi

91, "Dokuz", rakamla.

91, "Dokuz", rakamla.